Fonksiyonel Tıp klasik tıp gibi biyoloji tabanlı bir yaklaşımdır ancak hastalığın temel nedenini yani kök sebebini belirlemeye ve ele almaya odaklanması, kişiye özel olması ve hastalığı bütünsel olarak ele alması ile klasik tıptan farklılaşır. Ayrıca Standart tıpta tanı koymak için uygulanan testlere ilave olarak daha ileri biyokimya, mikrobiyoloji ve genetik testler kullanır. Fonksiyonel Tıp’ın biyoloji tabanlı yaklaşımı reddeden Alternatif tıp ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Fonksiyonel Tıp hareketini aslen bir biyokimyacı olan Dr. Jeffrey Bland’in başlattığı bilinir. O ve eşi Susan yepyeni bir vizyonla 1991 yılında Amerika’da Insitute for Functional Medecine’i kurarlar. Bu vizyon 20. yüzyılda oldukça işe yarayan ilaç temelli hastalıklarla mücadele modelinden daha farklı ve hasta odaklı bir klinik modele geçilmesini sağlayacak bir anlayışı baz alır. Ve Bland çifti günümüzün en yaygın sağlık sorunlarının çoğunlukla genetik, özellikle beslenme ve diğer yaşam tarzı seçimleri ve de çevresel etkiler arasındaki etkileşimlerden kaynaklandığını dile getirir. Bu nedenle bu hastalıkları tedavi etmenin her bireyin hayatında farklı seyreden bu etkileşimleri kişi bazında anlamayı ve sonrasında bulguları kişiselleştirilmiş uygun tedavileri tasarlamak için kullanmayı gerektirdiğini vurgular.
Etkinliği yavaş yavaş kulaktan kulağa yayılmaya başlayan Fonksiyonel Tıp yaklaşımı 2004 senesi Şubat ayı Time dergisinin GİZLİ KATİL! Kapağı ile daha da duyulur olur. Kapakta bahsi geçen GİZLİ KATİL bağışıklık sisteminin organları enfeksiyondan ve yaralanmadan korumaya çalışması esnasında meydana gelen İnflamasyondur ve dergisnin ilgili sayfalaında inflamasyon ile kalp krizi, kanser, alzheimer ve diğer hastalıklar arasındaki bağlantının detaylarına yer verilir. Yani aslında Fonksiyonel tıp gibi kronik hastalıkların kök nedenleri olduğunu ve bunun da vücuttaki inflamasyon olduğunu vurgular. Bu haber ile birlikte Fonksiyonel Tıp daha da ilgi çekmeye ve dünyayı saran bir hareket olmaya başlar.
Insitute for Functional Medecine kurulduğu yıldan bu yanda yüzlerce hekimin Fonksyionel Tıp eğitimi almasını sağlamış, ve bu kişiye özel yaklaşımı hastalarda sürdürülebilir kılmak için Fonksiyonl Tıp Yaşam Koçluğu eğitim programları düzenleyerek Amerikan sağlık sektörüne bu mesleği kazandırmıştır.
Fonksiyonel Tıp yaklaşımıyla tedavide bir üçgenden bahsederiz. Bu üçgeni Fonksiyonel Tıp hekimi, diyetisyeni ve yaşam koçu oluşturur.
Fonksiyonel tıp hastalığın kök nedenini belirlemeye ve bu nedeni ortadan kaldırmaya odaklandığından, tedavi bir Fonksiyonel Tıp hekimi görüşmesi ve incelemesi ile başlar. Bu görüşmeler 2-3 saat kadar sürer ve bu görüşmeler hastanın doldurmuş olduğu sayfalarca detaylı soruların olduğu bir form üzerinden gerçekleşir. Bu seans sonrasında hekim hastadan standart tıpta tanı koymak için uygulanan testlere ilave olarak daha ileri biyokimya, mikrobiyoloji ve genetik testler de talep edebilir.
Hasta şikayetleri hekim tarafından sindirim sistemi, enerji, detoks mekanizmaları, bağışıklık, hormonlar ve kardiyo-metabolik sistem çerçevesinde değerlendirilir, gerekli durumlarda hasta uzman hekimlere yönlendirilir ve tedavi için fonksiyonel tıp hekimi, bu uzmanlarla birlikte çalışılır.
İlk görüşme ve tahliller sonrasında tedavi planı oluşturulur ve hasta ile paylaşılır. Bu planın önemli bir bölümü beslenme ve yaşam tarzı değişikliğidir. Tedavi planının eksiksiz ve sürdürülebilir uygulanması için ise sürekli takip gerekir ki bu takibe hekimin ne gücü ve ne de zamanı yetebilir.
Hastanın beslenme planına karar veren hekim planın detayını çalışması için hastayı diytisyene yönlendirir. Diyetisyen hastanın alması gereken makro ve mikro besinleri çalışarak beslenme planını detaylandırır.
Bu adımdan sonra ise Fonksiyonel Tıp Yaşam Koçları devreye girer. Hekimin ve sonrasında diyetisyenin çizmiş olduğu yaşam tarzı değişiklikleri hastanın süregelen yaşam biçiminde köklü değişiklikler gerektirir. Bu değişikliklere tek başına göğüs germek çoğu kişi için oldukça zordur ve bu nedenle de sürdürülebilir olmaz. Fonksiyonel Tıp Yaşam Koçları planlanan yaşam tarzı ve beslenme değişikliğini hayata geçirmede hastanın sürekli yanında olan destekçisi rolündedir.
Fonksiyonel Tıp aynı zamanda koruyucu tıptır yani kronik hastalıklar henüz oluşmadan da başvurulabilir. Eğer ki kişinin herhangi bir hastalığı yoksa, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliği yapmak istiyorsa hekim ve diyetisyen desteği olmaksızın Fonksiyonel Tıp Yaşam Koçu ile çalışabilir.
Sağlıkla kalın!